15 Aralık 2011 Perşembe

Galatasaray Başkanı'nın Fenerbahçe'nin Sporcusu Olan Kayınpederi

 

Kortlarımıza gelmiş geçmiş en büyük isimlerden biri de Fenerbahçeli Sedat Erkoğlu idi Fenerbahçe genç takımlarında futbol oynadıktan sonra teniste karar kılmış; kortlarımızda sayısız şampiyonluklar kazanmıştı. Tenisçi Sedat'ın en büyük başarısı, 1931 yılında Atina'da kazandığı Balkan Şampiyonluğu olmuştu. Bu şampiyonada ortaya koyduğu nefis ayun günlerce konuşulmuş, basında uzun uzun yazılmıştı.
 İETT Genel Müdürlüğü görevlerinde de bulunan Fenerbahçe'nin bu ünlü sporcusu, Galatasaray
Kulübü eski başkanlarından  Selâhattin Bayezit'ın kayınpederidir.

Galatasaray : 9 - Beşiktaş : 2


30 Haziran 1940 günü Şeref Stadı’nda oynanan ve  ilk yarısı 1-1 biten karşılaşmayı Galatasaray 9-2 kazanmıştı.
Galatasaray'ın Golleri :  Gündüz Kılıç (5), Süleyman Tekil (3) ve Cemil Gürgen'den gelmişti.

Not : O sezon Beşiktaş  İstanbul Ligi şampiyonu olmuş...
Fotoğrafta, o karşılaşmada tam 5 gol atan Gündüz Kılıç Galatasaray'ın Austria ile yaptığı karşılaşmada gol ararken görülmekte.

Bilgi ve Fotoğraf : Hayat Spor

8 Aralık 2011 Perşembe

Şeytan Erman Kunter !!!


Erman Kunter'in bir şeytanlık yaptığı falan yok elbette, gazetelerin başlıklarına özendim hepsi bu...

Yıl 1988
(Milliyet Gazetesi Arşivi)

F.Bahçe Basketbol Takımı Genç Yetenekler Arıyor


1956 yılı ve sonrası  doğumluysanız Fenerbahçe Genç Takımı'nda basketbol oynamak için geç kalmış sayılmazsınız...
Müracaat : Dere ağzındaki antrenman sahası.

Karakartallar


Beşiktaş tarihinde çok önemli, çok büyük yeri olan Şeref Bey'in (1933) vefatı nedeniyle Fenerbahçe ile oynayacakları karşılaşmaya fotoğrafta görülen simsiyah formalarla çıkan Beşiktaş'ın Karakartal olarak anılması bazı kaynaklarca bu döneme rastlar...Bazı kaynaklarda ise 19 Ocak 1941 pazar günü Beşiktaş'ın Şeref Stadı'nda Süleymaniye ile oynadığı maçta stadın Atatürk panosu bulunan tarafındaki tribününden yükselen "Haydi Karakartallar.Hücum edin Karakartallar" diye bağıran Mehmet Galin isimli bir balıkçının bu tezahüratının benimsenmesi ile bu sembol kabul görmüş ve hala kullanılmaktadır.

Galatasaray Basketbol Takımı Amerika'da


Yıl 1974, Galatasaray basketbol Takımı Miami'de düzenlenen bir basketbol turnuvasına davet edilmiş. Bu ziyaretle Galatasaray ABD'ye giden ilk Türk Basketbol Takımı olurken,sarı kırmızılılar ABD'de 10 gün kalmış.
Kafilede : Özer Salnur (Baba Özer), Süha Özgermi (Milli Çapkın / Yönetici), Bill Olheim (Antrenör), Cem Akdağ, Nusret Işılday, İzzet Sürücü, Nur Germen, Doğan Hakyemez, Cihangir Sonat, Can Tezgizman bulunurken Galatasaray'ın ABDli basketbolcuları Jan Gies ve Willie Williams kafileye orada dahil olmuşlar.
Ne yazık ki o turnuvada sarı kırmızılıların kimlerle oynadıkları ve ne sonuçlar aldıkları konusunda bir bilgiye ulaşamadım.

3 Aralık 2011 Cumartesi

Stüdyo Pazar


Rahmetli Cenk Koray'ın sunduğu "Stüdyo Pazar"ın görüntüleriyle daimi konuklarıydı onlar, Tele-kutu yarışması, Ayşegül-Ali Atik çiftinin skeçleri derken Harmel arz-ı endam ediverirdi tek kanallı televizyonun ekranlarında. Ağzımız açık izler, güldükçe de gülerdik. Bunun bie şov olduğunu bilmemize rağmen haddinden fazla anlamlar yüklerdik Harlem Globetrotters'in gösterilerine. Sonra devir değişti e tabii Türkiye de değişti Çelik misali ve bu ağzı açık ayran budalası gibi izlediğimiz basketbol gezginleri ülkemize geldi hem de defalarca. Abdi İpekçi'deki gösterilerini izlemiş çok da keyif almıştım neredeyse kocaman adamken, acaba şimdi bir çocuğa izletsek aynı keyfi alır, aynı coşkuyu yaşar mı ? sanmam ! ama iyiydi be...

Çayır Çimen Geze Geze Ooooo


İstanbul'da yeni bir oyun : Çayır Hokeyi
1915 yılında başlayan ve aralıksız 9 sezon devam eden İstanbul Hokey Ligi maçları . Union Club, Sahası, Anadoluhisarı ve Makrıköy çayırlarında oynanıyormuş İstanbul Hokey Ligi'nde Fenerbahçe 4 kez (1915, 1919, 1924, 1925), Altınordu 3 kez (1916, 1917,1918), Galatasaray 1 kez (1920) şampiyon olmuşlar. Büyük kulüplerin hokey takımlarının tamamını futbolcular teşkil ettiğinden Süleymaniye'nin çekilmesi, Galatasaray'ın Avrupa Seyahati yüzünden bu lig 1921'de yarıda kalmış ve 1926 yılına kadar sürekli duraklamış, bu tarihten sonra da tamamen sona ermiş.

Galatasaraylı Sahaya Yabancı Madde Atma ve Attırma !


29.09.1976 Tarihinde İnönü Stadı'nda oynanacak olan Galatasaray-A.I.K (İsveç) maçı öncesinde Galatasaraylı sporcular taraftarlarını bir pankartla ikaz ediyor : "GALATASARAYLI sahaya atılacak her madde bizim bu sahada maç yapmamızı engeller LÜTFEN ATMA ve ATTIRMA" diye :)

Beşiktaş Jimnastik Kulübü


1925-1926 yıllarında Beşiktaş Jimnastik Kulübü de semtin gençleri arasından güçlü bir atletizm takımı kurmayı başarmıştı. Taksim stadında, Union Club'de ve Robert Kolej pistlerinde yapılan yarışmalara siyah-beyaz formalı atletler de renk ve heyecan katmaya başlamışlardı. Kulüp müessislerinden değerli spor adamı Ahmet Fetgeri (Şueni) Bey (ortadaki sivil elbiseli) Beşiktaşlı atletlerle yakınen ilgileniyordu. Bu devrin siyah-beyaz formalı atletleri arasında Uzunoğlu kardeşler ile Ali Rıza (Sözeralp) beyler bilhassa dikkati çekmekte idiler.

(Hayat Spor)

Kardeş Bi El Atın da Taşıyalım Kupayı !


Yıl 1975
Fenerbahçe TSYD (Türkiye Spor Yazarları Derneği) Kupası'nı kazanmış kazanmasına da ortada abartılmış bir durum var ! Birileri o dönem ki TSYD yöneticilerine " abi kupa ne kadar büyük olursa ebat olarak, o kadar önemli olur. Biz iyisi mi Keops Pramidi ölçülerinde bir şey yaptıralım namımız yürüsün" demiş olacak ki kupanın boyutunda biraz (!) abartıya kaçılmış. Haliyle kazanılan kupayı İnönü'den çıkartıp kulübe götürme işi kupayı kazanmaktan daha zor bir hal almış :)

Gönül Adamı


Gönül Adamı Kimdir ? Bu sorunun muhattabı olmak bile gurur okşayıcı...
"İşte düştü ilk yaprak,
sonbahardır benim aşkımın zamanı. Seni sonbaharda sevdim,
işte buna güven.
unutma sonbahar aşkının ayrılığı olmaz"
diyen, Güneri İçoğlu'nda dile gelen, gözünden yaş, gönlünden gam eksik olmayan üstad Yekta'dır kimi zaman...
İki eli kanda da olsa sevdiğinin gelmesini bekleyen Kaptan Attila İlhan'dır başka bir zaman.
Rakının yanına en güzel mezeleri değil en dost sohbetleri isteyendir.. Neyi, Neyzen'i, Çamlıca'yı, Galata'yı, hüzzamı, segahı sevendir gönül adamı. Kalamış'ta hala bir tatlı huzur arayandır, düşen ekmeği öpüp alnına koyandır, avuçlarında onun sıcaklığını yitirmeyendir. Delide veliyi görebilendir, aradığı define altın değil hiçlik olandır. Münir Özkul'dur, begonyaya,erguvana tutkun olandır gönül adamı... Son fırtınadır, selamdır, sabahtır, Sakallı Celal'dir. Çengelköy'de huzur bulan, arnavut kaldırımında atandır her adımını. Bindiği her dolmuşta 1961 model İmpala'yı arayandır... Fırıncı Nusrettir, güvercin yemleyendir, yanınca sönmek istemeyendir. Kazancı aşk mirası yokluk olandır, sonbahardır, Gülpembe'yi yazandır, çayda demi arayandır, cumbadır gönül adamı cukka değil, vazgeçendir, mektuptur, ahşaptır, köz olmaya niyet edendir. Vakti kerahata getirip meyde dem bulan bir garip Orhan Veli'dir Veli'nin oğlu... Komşu olandır, komşusu olandır "daha hala bendi ben anlamadım" diyen Neyzen Tevfiktir... Kendine benzediği anlar ender olmayandır gönül adamı, zencefildir, tarçındır, Mevlana uğruna can veren Şems'tir.
"Ölen hayvan imiş aşıklar ölmez"diyen Yunus'tur çoğu zaman... Ve önce canandan değil candan vazgeçendir gönül adamı.
bu gün değil yarın değil dündür, dünde olandır kalbi, aklı, imanı....

s.serdar gürel
85'li yıllar... Fenerbahçe tribünleri Spor Sergi'yi inletiyor
" "Düt düt düt düriye, İşte geldik Sergiye, Beşiktaş'ı yenmeye, Play-off a girmeye"
rahmet mi istedin Barış abi..

Böyle Olur İzmir'in Reisi


Fenerbahçeliler 1974 yılında İzmir'de kazandıkları Zafer Kupası'nı İzmir Belediye Başkanı İhsan Alyanak'ın elinden almışlardı. Fotoğrafta kupayla birlikte Cemil görülüyor ama asıl ilginç olan İzmir Belediye Başkan'ı İhsan Alyanak'ın kıyafeti ! Albayrak, papyonu, beyaz takım elbisesiyle işte böyle olur İzmir'in Belediye Başkanı dedirtiyor ...

Sahaya Türk Bayrağıyla Çıkan Yunan Takımı


Son yıllarda Türk ve Yunan takımları arasında yaşanan gerginlikler göz önüne alındığında 1967 Balkan Kupası Finali'nde Fenerbahçe ile karşılaşan Yunanistan'ın AEK takımının İnönü'de sahaya Türk bayrağı ile çıkması gayet ilginç geliyor insana ne dersiniz....

Ajda Gol Gol Gol


Futbolumuzun centilmen isimlerinden Ercan Aktuna'nın jübilesi... Yer İnönü Stadı, sene 974, birazdan başlayacak jübile karşılaşmasının başlama vuruşunu yapacak isim Türkiye'nin süper starı Ajda Pekkan :)

Salkım Saçak


Dönem, basketbolda pek de parlak olmadığımız, değil basketbolun önde gelen ülkelerini yenmek zaman zaman esamesi okunmayanlara karşı da zorlandığımız dönemler... Ama salon, yani eski Belediye Reisi nurettin sözen'in kurbanı olan basketbol mabedi Spor Sergi ağzına kadar dolu. Tabir-i caizse salkım saçak ! Hem de ne sponsor biletinin, ne ünlü doldurmasının olmadığı dönemler, sadece bu sporu sevenler orada...
Ben eski günleri özlemekte naftalinsporlu olmakta haksız mıyım siz söyleyin.

Stadyumda Bir Sultan


70'li yıllara ait bu fotoğraf Adana Demirspor-Kayserispor karşılaşmasında çekilmiş. 0-0 biten bu karşılaşmayı izleyenler arasında Türk Sineması'nın "Sultan"ı Türkan Şoray ve hayat arkadaşı Rüçhan Adlı'nın da olduğu görülüyor. Bu gün bu çapta büyük bir yıldız mesela Manisaspor-Sivasspor gibi çok göz önünde olmayan bir karşılaşmayı izler mi bilinmez ama keşke izlese :)

Biri Karizma mı Dedi !


1991 yılında bir trafik kazasında kaybettiğimiz Türk Futbolu'nun büyük gölcüsü, Galatasaralıları'ın Taçsız Kral'ı Metin Oktay'ın şu fotoğrafına lütfen dikkat... Sadece Galatasaraylılar'ın değil en büyük rakiplerinin bile sevip, saygı duyduğu bu ismin karizması çok şey anlatıyor. Hele şimdi rüküşlüklerini şıklık, acayip hallerini yakışıklılık sanan yeni yetme futbol idollerini (!) gördükçe.
Rahmet istedi herhalde gece vakti, o halde bin selam, bin rahmet Taçsız Kral'a, büyük gölcüye, müthiş sporcuya...

Çubuklu-Parçalı


Kim ne derse desin Fenerbahçe çubuklu, Galatasaray parçalı formadır. Başkanlar, futbolcular, sporcular gelip geçer ama baki kalan bu formalardır hep. İşte bu yüzden bir Galatasaray-Fenerbahçe derbisine takımlardan biri bu kendilerine has formadan birini giyerek çıkarsa oderbi eksik kalır, hangi branşta olursa olsun üstelik...

2 Aralık 2011 Cuma

İki Güzel İnsan


Beşiktaş'ın efsane başkanı Sülayman Seba ve Galatasaray'ın unutulmaz teknik direktörü müteveffa Jupp Derwal kadeh tokuşturuyorlar... Sene 1986, bu iki güzel insanı Türk insanı da Türk futbolu da çok özlüyor.
Allah uzun ömürler versin efsane başkan, toprağın bol olsun unutulmaz antrenör...

Hiçbir Şey


Şahrud'un Seydunay'ına duyduğu aşktır ve başka türlüsünü öğrenmektir bildiğin tüm dillerin ve dinlerin !


Alamut'tur bir kıyısı, yıkılan kumdan bir kale diğer yarısı... Hasan El -Sabah'ın sahte cennetidir belki de ya da gerçek bir bahar havası.


Bilmek mi ? şimdiden mümkün değil, anlamaksa uzak ihtimal. Sıyrıldığımızda kendimizden ve geride bıraktığımızda yarınımızı ve ben hiçliğimi ilan ettiğimde ve düne ait olanların dünle gitmesine izin verdiğimizde cancazım belki Nazım gibi müridi olamayacağız Mevlana'nın ama anlayacağım Şahrud mu yoksa Seydunay mıdır suyu kana çeviren !


Kendi cehennemini yaratır her insan ve her cehennem aklar günahlarını yananın. Araf'ta o güzel dağ için Urf olmak, yananı yandığına şükrettirecek ödülüdür bu kafaretin. Oysa övgüye mazhar olan bir sufinin ürkmesi gibi korkutur yanmak için yananı bu ödül. "Tek olanı " aramaktır kendi cehenneminde ateşi körükleyenlerinde, aşka aşık olan Sufilerinde ödülü... Ve cevaplarda değil sorulardadır iman edilen...


Yıldızlı, uzun gecelerde beklenen Nazım'ın gelen kadını değil, Baudelaire'in seni sarıp döne döne götürecek zamanıdır.


Bir gün ölmekle başlayacak ve bir gün doğmakla son bulacak olan. Cevaplarını istemiyorum , sorularım bana yeter !!!

s.serdar gürel

Dünyanın En Güzel


Dünyanın en güzel manzaralı, en keyifli mekanlarından biridir Leb-i Derya (Kumbaracı)...  Orada çektiğim bir program sırasında aldığımız görüntülerden birini paylaşıyorum. Tek kusuru Altınbaş rakısının olmaması ama bu duruma da kadı kızı muamelesi yapıyor konuyu büyütmüyorum :)

Saat XII

çok deniz gördüm
çok da Deniz sevdim
Gezmiş olduklarımın yanında
gezemediklerim de dahil...

güzel dudakları
güzel dudakların sahibi daha da güzel kadınlar tanıdım
jose feliciano şarkılarından fırlamışcasına akdenizli
istanbul gibi ihtişamlı
istanbul gibi dün
ve istanbul kadar anlaşılmaz yağmur kaçaklarını...
bugün öldüğümde yanımda götüreceğim hepsini
yanımda değilse bile
aklımda

leb-i gördüm yani
deryayı da binbir çeşidiyle...
ama
leb-i derya'da gördüğüm gün batımı
gördüm denizlerin biri hariç
-öptüğüm leblerin tümü dahil-
sol memenin altındaki cevahire
iyi ki gelmişiz ulan bu dünyaya
dedirtecek kadar
iyot
dedirtecek kadar
anason
dedirtecek kadar martı...

ah bir de altınbaş rakısı olsaydı !

S.Serdar Gürel

Bir Zamanlar Pilsen'di


Pankartın Üzerinde Yer Alan Bir Şişesine Dikkat :)

Viva la Revolution


bu gece ay yağdı lapa lapa başkentin sokaklarına
bekçi düdüklerine
palet gürültüsüne
silah seslerine karışan şarkılar eşliğinde ...
ve sabah okula gitmek için uyanan çocuklar
en güzel aydan adamı yapmak için birbirleriyle yarıştılar...
kazananı olmadı
kaybedeni olmadığı gibi
hepsini birinci ilan etti
tüm şehri donatan aydan adamları görenler...
ve ben
senin simsiyah saçlarına yağan
ay taneleriyle
yaptığım aydan senin üzerine
"Viva la Revolution"
yazdığım için aykırı ilan edilip
sürgün olmuşken bu şehirden
sen
ay zincirleri takılmış toplu taşıma aracıyla
her sabah işine gitmeye devam ettin
sana yaptığım şeyi hiç görmeden...
s.serdar gürel

Ne Yapsanız Nafile


Bir Karşılaşma Sırasında Celtics'in Efsanevi Oyuncusu Larry Bird'ün Dikkatini Dağıtmaya Çalışan Rakip Takım Taraftarlarının Bu Çabası Boşa Gitmiş. Zira Bird O Karşılaşmayı %91 Serbest Atış Yüzdesiyle Tamamlamış...

Servis-Smaç-Set Bursaspor


Bursaspor Trabzonspor'dan sonra şampiyon olan ilk Andolu takım olarak tarihe geçti ! O halde tarihten bir yaprak ama bu Bursaspor'un futbol takıma değil voleybol takımına ait bir fotoğraf.
Tarih 70'ler :)

12 Eylül 1980 Akıl Tutulması


12 Eylül 1980 darbesi öncesi 7 yıllık süreci fotoğraflarıyla belgeleyen gazeteci ve foto muhabiri Kadir Can, objektiflerine yansıyan kareleri, kitaplaştırdı. Bir dönemi biraz daha anlayabilmek için önemli bir eser. "12 Eylül 1980 Akıl Tutulması" adlı kitap satışa çıktı...

Basketbol Hatıralar


Yıllar önce yaptığım basketbola hizmet etmiş isimlere adanan bir çalışma...

Avrupa 2. Si

A Milli Kadın Basketbol Takımımız Avrupa 2.si olduktan sonra yaptığım çok amatörce bir çalışma, amatörce olması sevmeme engel olmadığı için paylaşmam da değildir diye düşündüm :)

Şaşmaz Martı


Yolu Levent'ten geçen dostlar bu martıyı günün belirli saatlerinde Levetn Çarşısı'nda  genelde fotoğraftaki bulunduğu alana park etmiş araçlardan birinin üzerinde görebilirler... En fazla 1 arabalık mesafe fark ediyor :)

Fedarasyon !


Yine Kayseri'de birkaç yıl önce düzenlenen Kadınlar Basketbol Türkiye Şampiyonası için görevlendirilen bir servis aracından yansıyanlar... Numarı 23, basketbol için oldukça önemli bir numara ama Türkiye Basketbol Federasyonu'na " Fedarasyon" diyerek numaranın getirdiği tüm karizmayı yerle yeksan etti servisçi.

Pilav Yiyen Kirpi


Naturalarında var mıdır bilmiyorum ama bizim sitede arz-ı endam eyleyen Kirpi arkadaş pilav denilen besinin meftunu...Her akşam aynı saatte ortaya çıkıp aynı yere bıraktığımız pilavı büyük bir iştahla yiyor. Yakında dometesli, şehriyeli, bulgur pilavı gibi rotasyonlara gireceğiz, bakalım onlara da yüz verecek mi ?

Kayseri'nin Taksicileri


Birkaç yıl önce TBB2L yükselme karşılaşmaları için gittiğim Kayseri'de edindiğim 2 ayrı taksicinin kartvizitleri...
Özellikle Ali Dayı'ya dikkat buyrunuz :)

Osman Sickle


Botaşspor antrenörü Osman Olcay Orak'ın soyadını tercüme edip Osman Sickle diye yazana ne denir ?

el-cevap :Fibaeurope.com denir....

Rozet !


Birkaç keyifli Adana gününden sonra TKBL 4. haftasının önemli karşılaşmasını izlemek üzere Menderes Spor Salonu’nda yerimi aldım. Karşılaşma öncesi salonun önünde sohbet ettiğim her iki takımın antrenörürünün de (Ayhan Avcı, Olcay Orak) yakalarında benzet rozetlerin olması elbette bir haber değeri taşımıyor ama o görüntü açıkçası benim çok hoşuma gitti ve sizlerle paylaşmak istedim...


Sela


Anahtarı olmayan kapılar şehrine düştü yolum

nemrut heykelleriyle süslüydü dört bir yanı …

tüm kapıları denedim 12. Kapının ardında buldum seni

yeşilleri turuncular, beyazlar içinde

baştan başa çocuk gözlerin

her gamzende ayrı bir iç deniz

ve etrafını kuşatmış martıların söyleyemediği şarkılar ..

sen vardın

kapın vardı

kapının üzerinde adın

ama adresin değildi orası

üzülmüş, korkmuş, bulutlanmıştın….

Nedenini sordum söylemedin,

tanıdım sesindeki acıyı

Taze ölüleri gören bir şehirde okunan selalar kadar bir hayatın bitişine tanıklık etmişti gözlerin…

Korkma demek isterdim , diyemedim korktukça büyüyecekti sol yanın çünkü

Ve her yeni seferde daha az korkacaktın bundan sonra…

sustum

uyandığımdan beri hala susuyorum

çünkü biliyorum ki gördüğüm rüya değildi….

s.s.gürel

2 Yıl önceki Rüya Botaş'la Gerçek Oldu


Yaklaşık 2 yıl önce Cumhuriyet Spor'da yazdığım bir yazı bugün hayata geçti, Botaşsporlu bazı oyuncular bugün Gaziosmanpaşa Hastanesi'nde yapılan bir organizasyonla organlarını bağışladılar. Bu yapılanın elbette benim yazımla bir ilgisi yok ama geç de olsa bir kulübün bunu hayata geçirmesi beni çok sevindirdi. Bunu yapanın Botaşspor olması beni şaşırttı mı ? elbette HAYIR !

Bu işte emeği geçen Gaziosmanpaşa Hastanesine, organizasyonda büyük pay sahibi olan sevgili Sinan Akyüz'e, organları bağışlayan sporcu kardeşlerime ve Sosyal Basketbol olgusunun ne olduğunu elinden gelen her fırsatta herkese gösteren sevgili dostum Abdullah Kutlu'ya binlerce kez teşekkürler.



S.Serdar Gürel



Sosyal Basketbol II

Hazır TBBL maçlarına ara verilmişken ısrarla üzerinde durduğumuz ‘sosyal basketbol’ konusunu biraz daha ele almakta yarar olduğunu düşünüyorum. Birçok yazımda basketbolcularımıza işin sosyal tarafıyla ilgili çağrılarda bulunurken ‘acaba ben kendi adıma neler yapıyorum’ diye sorararak doku ve organlarımı bağışlama kararı aldım. Bu bağışı gerçekleştirmek üzere gittiğim Hikmet Büyükkuşoğlu Sağlık Ocağı personelinin anlattıkları organ bağışı konusunda ülke olarak ne kadar geride olduğumuzu, bu konuyla ilgili birçok şeyi ne kadar yanlış bildiğimizi acı bir şekilde ortaya koydu. Basın yayın organlarından takip ettiğimiz gibi bir organ bağışı birçok kişiye umut ışığı olabiliyor ve onları hayata döndürüyor. Durum böyleyken bir sporcumuzun doku ve organ bağışı kampanyasına katılması birçok kişiye örnek oluşturacaktır. Bunun ilan edilmesi asla bir reklam değil, aksine toplumun dikkatini bu konuya çekmek için yapılacak çok onurlu bir davranıştır. Futbol takımlarının zaman zaman sahaya pankartlarla çıktığını biliyoruz. Bazen erkek basketbol takımlarının da sahaya bu şekilde çıktıklarına şahit olduk. Acaba bayan basketbol takımlarımızın da TBF’nin desteği ve öncülüğünde karşılaşmalara sosyal mesajlar içeren pankartlarla çıkması yerinde olmaz mı? Örneğin F.Bahçe Bayan Basketbol Takımı Menajeri Didem Akın, G.Saray Bayan Basketbol Bölümü Direktörü Mihriban Oğuz ve Beşiktaş Cola Turka Bayan Takımı İdari Menajeri Murat Kurdoğlu bir araya gelseler ve yönetimlerini ikna ederek kadınlara uygulanan şiddet için, engelli ve kimsesiz çocuklarımız için, Lösev, Akut, TSK rehabilitasyon merkezleri ve organ bağışı için oluşturulan kampanyaların bazılarına ortaklaşa olarak katılsalar hem ‘ezeli rakip ebedi dost’ kavramının içini doldurmuş hem de diğer kulüplerimize ve toplumun geneline çok önemli mesajlar vermiş olmazlar mı? ‘Büyük’ olmak sanırım biraz da bu demek.



S.Serdar GÜREL ( CUMHURİYET SPOR / 06.01.2009)

Ali Baba



Ali Baba'nın özgüvene bak hayran olmamak mükün değil ! Herifçioğlu vesikalık fotoğrafını koymuş yahu :) Ben yemedim ama basketbol camiasında bu mumbar denilen illetin hastası olanlar var :))
Not : Fotoğraftaki dükkan Adana'da bulunuyor.